Boğaziçi’nin gözbebeği, İstanbul’un beyaz incisi, Beylerbeyi Sarayı… İstanbul’un tarihî zenginliğini ve ihtişamını yansıtan en önemli yapılardan biri olan Beylerbeyi Sarayı’nı gördünüz mü? Eğer henüz görmediyseniz, bu muhteşem sarayı en kısa zamanda ziyaret edin, bahçesinden Boğaziçi’ni seyredin; sarayın odalarında, mavi sütunlu kabul salonunda tarihi hissedin. Şimdi, İstanbul’un en güzel semtlerinden Beylerbeyi’nde, İstanbul Boğazı’nın güzellikleriyle özdeşleşmiş olan sarayın tarihçesi, mimarisi, önemi ve kullanımı hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu metni okumaya davetlisiniz.
SULTAN ABDÜLMECİD’İN ARMAĞANI
Beylerbeyi Sarayı, 1861-1865 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun 31. padişahı olan Sultan Abdülmecid’in emriyle inşa edildi. Bu muazzam yapı, o dönemin ünlü Osmanlı mimarı Ermeni usta Garabet Balyan tarafından tasarlandı. Sarayın inşası sırasında kullanılan malzeme ve detaylar, dönemin Osmanlı mimarlık tarzının en iyi örneklerinden birini sunar.
NEDEN BEYLERBEYİ?
Peki, neden Beylerbeyi semtinde bir saray inşa edilmeye karar verildi? Osmanlı devletinin yöneticileri için İstanbul, bugün Fatih diye anılan, tarihi surlarla çevrili semtten ibarettir aslında. Boğaziçi, Üsküdar, Pera, gibi yerler İstanbul’un dışı sayılır, bu semtlere şehir dışı yolculuğa çıkar gibi gidilirdi eskiden.
Ancak Beylerbeyi, Boğaziçi’ne hakim konumuyla pek çok semtten ayrılmaktadır. İstanbul Boğazı’nın en görkemli ve göz alıcı noktalarından biri olan bu semt, Avrupa seyahatine çıkan, Fransızcayı ana dili gibi konuşan Sultan Abdülmecid’in gözünde bambaşka bir yere sahipti. İşte bu yüzden Beylerbeyi’nde bir yazlık saray inşa ederek bu muhteşem manzarayı ve doğanın güzelliğini değerlendirmek istedi. Sarayın inşa edildiği yer, tarihi İstanbul Boğazı’nın eşsiz güzelliklerini tam anlamıyla yansıtır.
KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ?
Beylerbeyi Sarayı, zaman içinde farklı padişahlar tarafından kullanıldı. Sultan Abdülmecid, yaz aylarını burada geçirirken, Sultan Abdülaziz de sık sık Beylerbeyi Sarayı’nda konakladı. Sarayın iç mekânları, zengin süslemeleri, lüks mobilyaları ve muhteşem bahçeleriyle Osmanlı hükümetinin ve padişahlarının yaşam tarzını yansıtır. Beylerbeyi Sarayı, aynı zamanda diplomatik görüşmelerin ve önemli kararların alındığı bir mekan olarak da hizmet verdi. Sarayın tarihi boyunca birçok önemli görüşme ve toplantı burada gerçekleşti. Fransız Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı olarak seçilen ancak bir süre sonra Amcası Napolyon Bonapart gibi İmparatorluğunu ilan eden Luise Napolyon’un eşi Kraliçe Eugenie, İstanbul ziyaretinde Beylerbeyi Sarayı’nda ağırlandı. Yıllar sonra Sultan 2. Abdülhamit, tahttan indirildikten sonra ölene dek Beylerbeyi Sarayı’nda yaşadı. Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün davetlisi olarak 1934 yılında İstanbul’a gelen İran Şahı Rıza Pehlevi bu sarayda konuk edilmiştir.
SARAY, MÜZE, KOLEJ, YENİDEN MÜZE
Cumhuriyet döneminde, Beylerbeyi Sarayı, farklı amaçlarla kullanıldı. 1930’larda İstanbul Deniz Müzesi’nin bir bölümü olarak hizmet verdi ve denizcilikle ilgili tarihi eserlerin sergilendiği bir müzeye dönüştü. Daha sonra ise İstanbul Teknik Üniversitesi’ne devredildi ve bir süre kolej olarak kullanıldı. Ancak 1984 yılında Beylerbeyi Sarayı, ziyaretçilere açılan bir müze haline getirildi. Bu müze hem yerli hem de yabancı turistler için İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek için mükemmel bir fırsat sunar.
HOLLYWOOD’UN GÖZBEBEĞİ
Beylerbeyi Sarayı, ayrıca sinema dünyasında da unutulmaz birçok rol oynamıştır. 1964 yapımı ünlü James Bond filmi “Rusya’dan Sevgilerle” (From Russia with Love) için önemli bir çekim mekanı olarak kullanıldı. Sarayın muhteşem manzarası ve göz alıcı iç mekânları, Sean Conery’nin başrolünde oynadığı filmi daha da etkileyici kıldı ve İstanbul’u dünya çapında tanıttı.
Burada çekilen bir başka film de 1970 yılında çekilen Başrollerini Charles Bronson, Tony Curtis ile Fikret Hakan ve Salih Güney’in üstlendiği “Paralı Askerler” (You Can’t Win ‘Em All) isimli filmdi. Sıkı bir aksiyon filmi olan ancak ünlü oyuncularına rağmen hak ettiği ilgiyi bulamayan filmde Kurtuluş Savaşı komutanlarından Türk Generalin karargahı Beylerbeyi Sarayı’ndadır.
HALA ZİYARET ETMEDİNİZ Mİ?
Beylerbeyi Sarayı, tarihi ve kültürel zenginliği, muhteşem mimarisi, İstanbul Boğazı’nın panoramik manzarası ve sinema dünyasındaki ünü ile mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir. Bu saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun ihtişamını ve Türk tarihini yansıtan önemli bir semboldür. Aynı zamanda İstanbul’un büyüleyici atmosferini ve güzelliklerini keşfetmek isteyen herkes için mükemmel bir mekândır. Beylerbeyi Sarayı, ziyaretçilere İstanbul’un geçmişiyle bugünü arasında unutulmaz bir köprü kurma fırsatı sunar ve Türkiye’nin tarihî mirasının önemli bir parçasıdır.
Beylerbeyi Saray’ına Nasıl Gidilir?
Kıtaların buluştuğu İstanbul’un Anadolu Yakasında, ulaşım hatlarının yanı başındaki Aspera Hotel Altunizade, Beylerbeyi Sarayı’na gitmek isteyenler için oldukça merkezi bir konumda bulunmaktadır. Altunizade’den Beylerbeyi Sarayı’na ulaşmak için en uygun seçenek, toplu taşıma araçlarıdır. Otelin yakınından kalkan birçok otobüs ve minibüs, Boğaziçi’nin benzersiz semtlerinden Beylerbeyi’ndeki Saray’a yaklaşık 15 dakika içinde ulaşmanızı sağlayabilir. Ya da otelden bineceğiniz bir taksi ile yaklaşık 10 dakika süren yolculuk sonucu muhteşem Boğaziçi manzarası eşliğinde Beylerbeyi Sarayı’na ulaşabilirsiniz.